[ad_1]
Sprey halinde buruna uygulanan Türkiye’nin ilk intranazal yerli aşısı bu yıl içinde kullanıma sunulacak. Gün Başlıyor programında Muharrem Sarıkaya ve Murat Güloğlu’nun konuğu olan ODTÜ Kimya Bölümü Kıdemli Araştırmacı/Nanografi Biyoteknoloji Birim Direktörü Dr. Ahmet Çağlar Özketen, burundan uygulanacak Türkiye’nin ilk intranazal yerli aşısı hakkında bilgi verdi.
TÜRKİYE’NİN İLK İNTRANAZAL YERLİ AŞISI
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, dün nanografi firmasının çatısı altında devam eden Türkiye’nin ilk intranazal yerli aşı geliştirme çalışmalarına değerlendirmelerde bulunmuştu.
“YILDA 250 MİLYON DOZ ÜRETİLEBİLECEK”
Bakan Varank, “Aşıda yeni bir teknik söz konusudur. Bu yeni teknikte aşının burundan sprey olarak uygulanması amaçlanmaktadır. İntranazal Covid aşısı denilen bu aşının da çok yakında Faz 1 çalışmalarına başlanacak. Türk bilim insanlarının bu girişimi sonuçlanırsa, bu, dünyadaki ilk İntranazal Covid aşısı olacak. Üretim verimliliği son derece yüksek olan bu aşıdan sadece 1 tesiste, yılda 250 milyon doz üretilebilecek” dedi.
BAKAN KOCA: BULAŞI DA ÖNLEYEN BİR AŞI
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da intrazanal aşıların önemine şu şekilde değinmişti: “Nazal aşı; başından beri takip ettiğimiz, Bakanlık olarak 2020 Mart ayında desteklemek üzere yazı yazdığımız bir aşı. Nazal aşının hem preklinik hem klinik safhasını bakanlık olarak TÜSEB üzerinden destekliyoruz ve desteklemeye devam ediyoruz. Özellikle bu aşının üretim safhasını da destekliyoruz. Sadece araştırma safhasını değil bir özel şirketin girişimi ve 4 üniversitemizin katkısı ve bakanlığımızın desteği ile yakınen takip ettiğimiz ve önemli olacağını düşündüğümüz bir aşı. Dünyada bu anlamda ilk olacağını düşündüğümüz aşı.”
2-3 HAFTA İÇİNDE FAZ-1 ÇALIŞMASI BAŞLAYACAK
Bakan Koca, “Farklılığı da, bu salgının daha çok üst solunum yolundan söz konusu olduğu için girişi, bunu önleyen ve girişi önlediği için bulaşı da önleyen bir aşı olarak biliyoruz. Hayvan çalışmaları bitti. Üretim hazırlıkları yapıldı, 2-3 hafta içinde araştırma için gönüllülere Ankara Şehir Hastanesi’nde Faz-1 çalışmasını başlatmış olacağız. Muhtemelen de en geç yıl sonuna doğru; ama daha erken bitirilmesi ve ayrıca tek doz uygulama için de üzerinde çalışıyoruz” demişti.
“HEPİMİZİN AŞISI”
Intranazal aşı hakkında bilgi veren Dr. Ahmet Çağlar Özketen, “Nanografi çatısı altında yapılan bu aşıda bilimsel kısmın üstlenildiği ekibiz. ODTÜ’den, Gazi’den, Ankara Üniversitesi’nden ve Hacettepe Üniversitesi’nden danışman hocalarımızla çalışıyoruz. Bu aşının fikri sınai bütün hakları TÜSEB yani Sağlık Bakanlığı’na devredilmiş durumunda yani bu aşı, Sağlık Bakanlığı’nın aşısı, devletimizin, hepimizin aşısı durumunda. Bu tür aşılarda klinik safha dediğimiz Faz-1 Faz-2 Faz-3 ile alakalı tüm açıklamaları yapmak Sağlık Bakanlığı, TÜSEB ve TİTCK gibi enstitülerimizin inisiyatifinde” dedi.
“AŞI BURUNDAN VERİLDİĞİNDE AKCİĞERE ULAŞIYOR VE BAĞIŞIKLIK YARATIYOR”
Burundan yapılan aşıya ilişkin bilgi veren Dr. Özketen, şunları söyledi: “İntranazal aşılara geleceğin aşı yöntemi olarak bakıyoruz. Nedeni uygulama kolaylığı ve üst solunum yoluna neden olan hastalıklarda, bu hastalıklara neden olan patojenlerle, onların vücudu enfekte ettiği bölgede savaşma imkanı verdiğini düşünüyoruz.
Intranazal aşı, bir şırınga ya da sprey aparatlar aracılığıyla burundan verildiğinde akciğere ulaşıyor ve akciğer epitelleri üzerinde var olan hücrelerimiz aracılığıyla bir immünite (bağışıklık) yaratıyor. Bu nedenle bu tür üst solunum yolundan bulaşan hastalıklar için ideal.”
SPREY AŞININ DİĞERLERİNDEN FARKI NE?
Intranazal aşının diğer aşılardan farkını anlatan Dr. Ahmet Çağlar Özketen, “Bizim aşımızın farkı, biz protein bazlı bir formülasyona sahibiz. Virüsün oldukça antijenik olan bir bölgesini, insan hücrelerinde üreterek elde ettiğimiz proteinleri kullanıyoruz immünite yaratmak için. Örneğin, mRNA aşısında, RNA nükleik asiti gelip sizin hücrelerinizin içerisinde bu proteinlerin üretilmesini sağlıyor. Fark, birisi nükleik asit tabanlı diğeri de protein tabanlı olmuş oluyor. Inaktive aşılar, geleneksel aşılardır. Patojeni çeşitli yöntemlerle inaktive ederek bir immünite yaratmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle bizim aşımız şu an Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün listesinde yaklaşık yüzde 30-35 kadar aşı cinsi protein subunit aşılarıdır. Bu üçte birlik kısma giriyor. Bu hastalıkta en çok çalışılan aşı türü protein aşıları. Bizim bir de yöntem olarak farklılığımız var, intranazal da oradan geliyor” diye konuştu.
TÜRKİYE BURUNDAN SPREY AŞI GELİŞTİREN İLK ÜLKE
İlk burundan sprey aşı geliştiren ülke olduğumuzu söyleyen Dr. Özketen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Evet, yolağı değiştiren ilk ülke biziz.”
Aşının ne zaman kullanılmaya başlanacağına ilişkin soruya, “Sağlık Bakanımızın takibinde olan bir konu bu” cevabını vererek, “Bizim tahminimiz sonbahardı, yıl sonuna doğru kayabilir. Burada bazı sıkıntılar var, Türkiye ile alakalı sıkıntılar değil. Uluslararası aşı gruplarının flacon (cam tüp) bulmakta zorlandığı oluyor. Flacon, şırınga, spreyleme aleti, bunun gibi durumların tedariği, üretimde oluşacak regülasyonlar, revizyonlar etkiliyor. Türkiye olarak oldukça hızlı gittiğimizi düşünüyoruz, çok güzel bir ortam yaratıldı. Bu ortam sayesinde oldukça hızlı gidiyoruz. Dışarıdan bakıldığında örnek alınan diğer uluslararası firmalardan dolayı yavaş gidiyormuşuz gibi görünüyor ama inanılmaz hızlıyız. Umarım bu fırsattan yararlanırız, hızlıca bir ya da birden fazla aşıya sahip oluruz ülkece” şeklinde konuştu.
INTRANAZAL AŞI İNGİLİZ VARYANTINA KARŞI DA ETKİLİ
Intranazal aşının sadece Wuhan suşuna değil, İngiliz varyantına karşı da etkili olduğunu söyleyen Dr. Özketen, “Bu güzel bir haberdi. 2 haftadır bu sonuçlardan dolayı oldukça mutluyuz. Sağlık Bakanlığımızın tüm kadrosuna ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Aradığımızda ulaşabiliyoruz, istediğimizi sorabiliyoruz. Çok güzel bir iletişim ağı oluştu. Ben bundan umutluyum, bir ya da iki aşımızın ürüne dönüşeceğini düşünüyorum ve bu ortamın bundan sonra gelecek aşılar için de geçerli olacağını düşünüyorum. Yeni mutantlar için oluşturacağımız yeni aşılarda da, bunun dışındaki aşı modellerinde de kullanabileceğimiz bir iletişim ağı oldu” dedi.
Faz-1 çalışmalarının hızlandırılmış şekliyle 2 ila 3 ay arasında tamamlanabildiğini kaydeden Dr. Özketen, “2 ay içerisinde Faz-1 biter diye düşünüyorum. Ama burada benim ne düşündüğüm önemli değil. Klinikteki regülasyonu sağlayan otoritelerin kararı. Faz-2’ye 55, Faz-3’e 10-20 bin civarında kişi katılacak” diye konuştu.
SPREY AŞI NASIL KULLANILACAK?
Dr. Özketen, aşıların klinisyen önünde olmak zorunda olduğunu söyleyerek, “İyi sıkmadım deyip bir daha sıkmaya kalkabilirim. Burada da bir uzmanlık lazım. Bu da bir aşı, hastanelerde uzmanlarımızın önünde yapılmalı” dedi.