[ad_1]
Türk Nefroloji Derneği’nin 2019 tarihli Ulusal Böbrek Kayıt Sistemi verilerine göre ülkemizde son dönem böbrek hastası olup böbrek yerine koyma tedavisi alan hasta sayısı yaklaşık 84 bin. Böbrek yerine koyma tedavileri; hemodiyaliz, periton diyalizi ve böbrek nakli olup, Türkiye’de bu tedaviler arasında periton diyalizi oranı ise yaklaşık yüzde 4 kadar.
Günümüzde kronik böbrek rahatsızlığına yol açan en önemli iki hastalığın diyabet ve hipertansiyon olduğuna dikkat çeken Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Ayça İnci, “İyi kontrol edilmeyen diyabet ve hipertansiyon, böbreğin yapısını bozarak kronik böbrek hastalığına neden olmaktadır. Bu nedenle diyabet ve hipertansiyonu olan hastaların böbrek hastalığı gelişimi açısından takibi çok önemlidir. Böbrek hastalığı gelişimi için diğer risk faktörleri ise; obezite, böbrek taşı öyküsü, kalp-damar hastalıkları, sigara içmek, ailede böbrek hastalığı öyküsü, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu ve tüm vücudu etkileyebilen romatizmal hastalıklardır” diye konuştu.
“KADAVRADAN NAKİL ORANLARI HALEN ÇOK DÜŞÜK”
Kronik böbrek hastaları artık son evreye geldiklerinde böbrek yerine koyma tedavilerinin hastalara anlatılarak, hastanın tıbbi durumu, sosyal yaşantısı göz önüne alınarak hastayla birlikte karar verildiğini ifade eden Doç. Dr. İnci şöyle devam etti: “Böbrek nakli bu tedaviler arasında hastalarımız için en çok istediğimiz seçenektir. Ancak kadavradan nakil oranları halen çok düşük. Ülkemizde canlı vericisi olmayan bir hasta kadavra bekleme listesine alınarak, hemodiyaliz veya periton diyalizine başlamaktadır. Periton diyalizi için ideal adaylar; zihinsel işlevleri korunmuş, görme yetisi yeterli, batın cerrahisi geçirmemiş, yaşadığı evde periton diyalizi için uygun ortamı olan hastalardır. Ancak günümüzde cerrahi tekniklerin gelişmesiyle beraber kateter koyulması sırasında yapılan müdahalelerle batın cerrahisi geçirmiş bir hastaya da periton diyalizi yapabilmektedir. Periton diyalizinin tercih edilmemesi gereken durumlar ise şöyledir; aktif inflamatuar bağırsak hastalığı, akut divertikülit, akut iskemik bağırsak hastalığı, karın içi apseler ve ciddi psikolojik hastalıkları olan hastalardır.”
Periton diyalizinin son dönem böbrek hastalarında etkin bir tedavi olmasının yanı sıra birçok avantajı olan bir yöntem olduğunun altını çizen İnci, “Hemodiyaliz tedavisine göre periton diyalizi tedavisi; kendi tedavisinde söz sahibi olmak isteyen, daha özgür bir hayat sürmek isteyen, teknik olarak maliyeti ve zahmeti daha az, bir tedavi merkezine bağlı kalınmayan hastane kaynaklı enfeksiyon oranlarının düşük olduğu bir tedavi şeklidir” açıklamasında bulundu.
PERİTON DİYALİZİN AVANTAJLARI
Periton diyaliz hastalarında hemodiyaliz hastalarına göre nakledilen böbreğin daha erken dönemde çalışmaya başladığının gözlemlendiğini ifade eden İnci, “Aynı zamanda kalan böbrek işlevleri yani idrar çıkışları daha uzun süre devam eden periton diyaliz hastaları için bu da nakil sonrasında bir avantajdır. Periton diyalizi yaşam kalitesini artırmak dışında hastanın hayata katılmasını sağlayan önemli bir tedavi yöntemidir. Aktif iş hayatına devam etmek isteyen hastalar çoğunlukla periton diyalizini tercih ediyor” diye konuştu.
Periton diyalizi hakkında doğru bilinen yanlışlar olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. İnci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Periton diyalizi; karın boşluğuna yerleştirilen ince yumuşak bir kateterle karın içine belirli miktarlarda solüsyonlar doldurularak karın zarı aracılığıyla yapılmaktadır.
Kullanılabilir bir karın zarı olan her hastada periton diyalizi yapılabilir. Periton diyalizinin tıbbi olarak yapılamayacağı durumlar aslında çok sınırlıdır. Ancak diyaliz öncesi dönemde eğitim almamış kronik böbrek hastalarında çoğunlukla periton diyalizi konusunda önyargı olabilmektedir. Kronik böbrek hastalarına son evreye gelmeden diyaliz öncesi dönemde böbrek yerine koyma tedavileri anlatılmalı ve birçok avantajı olan periton diyalizi tedavisinden hastalar mahrum bırakılmamalıdır. Özellikle enfeksiyon konusunda tedirgin olan hastalarımıza hemodiyalize göre enfeksiyon riskinde bir artış olmadığını anlatmamız gerekmektedir. Evde uygulanan bir tedavi olan periton diyalizinde hastaya enfeksiyonları önlemek için hangi kurallara uyması gerektiği eğitim sürecinde detaylı olarak anlatılmaktadır ve hijyen kurallarına uydukları sürece bir sorun olmamaktadır.”
SGK KARŞILIYOR
Periton diyalizinde kateter yerleştirilmesi, sonrasında gerekli tıbbi ve sarf malzemelerin SGK tarafından karşılandığına ve hastalardan hiçbir aşamada ücret talep edilmediğine özellikle dikkat çeken Ayça İnci, “Periton diyalizi tedavisi, seyahat etmesi gereken veya seyahat etmek isteyen hastalar için uygun bir tedavidir. Tüm ekipmanlar taşınabilir olduğu için hiçbir seyahat kısıtlaması yoktur, hastanın tek ihtiyacı gittiği yerde periton diyalizi işlemini yapabileceği uygun ortamın bulunmasıdır” dedi.
“PANDEMİ SÜRECİNDE İLGİ ARTTI”
Doç. Dr. İnci, periton diyalizi tedavisinin pandemi döneminde hastalara sağladığı avantajları ise şöyle sıraladı: “Pandemide tüm dünyada slogan olan ‘Evde Kal’ sloganına en uygun tedavi periton diyalizidir. Periton diyaliz hastalarımız evde tedavilerine devam ettikleri için sosyal izolasyonları tam olarak sağlanabilmiştir. Kendi merkezimizde pandemide hasta sayısının arttığı dönemlerde hasta kontrolleri çoğu zaman teletıp yöntemiyle sağlanmış, klinik gereklilik halinde hastalar hastaneye çağırılmıştır. Son evre hastalarımızda pandemi sürecinde periton diyalizine ilgi bu nedenlerle artmıştır.”