[ad_1]
İki uçlu duygudurum bozukluğu olarak da tanımlanan bipolar bozuklukta, genellikle haftalar, tedavi edilmediğinde de aylar sürebilen “mani” ve “depresyon” dönemleri görülüyor.
Psikiyatr Prof. Dr. Vedat Şar, “Depresyon dönemlerinde neşesizlik, enerji eksikliği, uyku ve iştah bozuklukları, düşüncelerde yavaşlama, özgüven eksikliği, cinsel isteksizlik ve iç sıkıntısı ortaya çıkabilirken, “mani” döneminde bunun tam tersi olarak, enerji fazlalığı, hareketlilik, çağrışımlarda ve konuşmada artış, aşırı özgüven ve karşı çıkıldığında öfkelenme, tablo ağırlaştığında da cinsel etkinliklerde ve para harcamada aşırılık dikkati çeker” dedi.
İLAÇ KİŞİYE ÖZEL OLARAK AYARLANIYOR
Atak dönemleri dışında kişinin normale döndüğünü aktaran Şar, “Bu ataklar yılda birkaç kez olabileceği gibi, uzun yıllar ataksız da geçirilebilir. Bazen özellikle “mani” döneminde, aleyhinde bulunulduğu biçiminde şüphecilik olabilmekle birlikte, olmayan sesler duyma ya da şekiller görme (halüsinasyon) durumuna rastlanmaz.
Bipolar bozuklukta, atak sırasında uygulanan ve yeni atakları önlemede kullanılan iki tip ilaç tedavisi bulunmaktadır. Bu ilaçlar kullanılırken mutlaka kan düzeyi ölçülür ve doz kişiye özel olarak doktor tarafından ayarlanır. Manik ataklarda daha çabuk sonuç almak için ek olarak sakinleştirici ilaçlar tercih edilirken, depresyon döneminde tablonun ağırlığına bağlı olarak, değişik antidepresan ilaçlara da başvurulabilir. Antidepresan ilacın bipolar bozukluğu olan kişide bir manik atağı tetiklemesi olasılığı vardır, bu nedenle kişinin gereksinimi ile olası risk doktor tarafından değerlendirilerek, hastanın yararına olan yönde tercih kullanılır. Tedavi programı o kişideki rahatsızlığın dönemi ve seyrine bağlı olduğundan, özel olarak planlanır” diye konuştu.
“BİPOLAR BOZUKLK BAŞKA PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARLA KARIŞTIRILMAMALI”
Prof. Dr. Şar, sözlerine şöyle devam etti: “Bipolar bozukluğun oluşumunda bünyesel, biyolojik ve genetik etkenlerin rolü önemli olmakla birlikte, bu durum rahatsızlığın her kuşakta görüleceği anlamına gelmemektedir. Ataklar stres verici ya da heyecanlandırıcı yaşam olaylarıyla tetiklenebiliyorsa da, rahatsızlığın oluşumu bütünüyle psikolojik etkenlere ya da kişilik özelliklerine bağlanamamaktadır. Bu nedenle, tedavisinde ve yeni atakların önlenmesinde ilaç kullanımı birinci derecede önemlidir. Ancak, destekleyici psikoterapi, düzenli hasta-doktor ilişkisi ve uygun takip, kişinin yaşam kalitesini ve tedavide olumlu sonuç alınma oranını yükseltmektedir.
Bipolar bozukluğun şizofreni ve sınırda kişilik bozukluğu gibi başka psikiyatrik bozukluklarla karıştırılmaması önemlidir. Her depresyon bipolar bozukluğun parçası olmadığı gibi, kişinin gün içerisinde duygudurumunun sık olarak dalgalanması da bipolar bozukluk olarak değerlendirilmez. Ancak, bipolar bozukluğun hızlı döngülü (yıl içerisinde çok sayıda atak) tipleri olabildiği gibi, her yıl aynı mevsimde atak geçirenlere de rastlanır. Manik ataklar “hipomani” olarak bilinen hafif belirtilerle sınırlı kalabilir. Kimi zaman da depresyon atakları minimal kalırken, manik ataklara daha çok rastlanır. “Siklotimi” olarak bilinen ve daha hafif ataklarla seyreden bir biçimi de vardır.”
Bipolar bozukluğun tedavisinin, iyi bir takiple genellikle olumlu seyrettiğini söyleyen Prof. Dr. Şar, “Ancak rahatsızlığı ağır düzeyde seyreden, ilaçlara görece direnç gösteren ve yaşam kalitesi kötü etkilenenler de olabilmektedir” dedi.