
Türk Sinemasının Gizli Kalmış Milliyetçi Yüzü!
Selçuk Küpçük'ün "Türk Sinemasında Politik Milliyetçilik" adlı yeni kitabı, Türk sinemasının Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) döneminden başlayarak 12 Eylül darbesi sonrasına kadar uzanan ve politik milliyetçi çevrenin sinemaya dair yarım kalmış öyküsünü ele alıyor. Kitap, Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Sinema Kulübü'ndeki İslamcı ve ülkücü ayrışmasının arka planını detaylı bir şekilde incelerken, sinema tarihimize girmesi gereken önemli başlıkları da gün yüzüne çıkarıyor.
Türk Sinemasında Politik Milliyetçilik Ne Anlatıyor?
Küpçük, kitabın temel amacını şu sözlerle açıklıyor: "CHP resmi milliyetçiliği temsil ediyor. Türklüğü Türkiye’yle sınırlandırmakta. CKMP-MHP çizgisi ise Osmanlı/Selçuklu tarihini kapsayarak Orta Asya’ya kadar bağlıyor. Durmuş Hocaoğlu buna sivil milliyetçilik derdi. Kitap, Türk sinemasında sivil milliyetçiğin politik örgütlenmelerinde sinemanın izini sürüyor. Ulusal, Devrimci, Milli Sinema arayışları varken ülkücüler ne yapıyordu sorumun cevabı aslında bu. Kazdıkça ortaya inanılmaz bilgiler çıktı. Bir anlamda Türk sinemasının eksik karesini tamamladım."
Kitapta, 1960'larda ortaya çıkan Türk tarihi filmlerinin CKMP-MHP'deki milliyetçi anlayışla örtüştüğü, Natuk Baytan'ın sosyalizm karşıtlığı ve Türk-İslam kimliğine yaptığı vurguların ülkücülerin politik diliyle benzerlik gösterdiği belirtiliyor. Hatta Sadettin Erbil ve Talat Gözbak gibi Yeşilçam oyuncularının CKMP kamplarında ülkücülere sinema eğitimi verdiği, Osman Seden ve Berker İnanoğlu'nun 1977'de MHP üyesi olduğu gibi çarpıcı bilgiler de yer alıyor. Dönemin popüler oyuncularından Hüseyin Peyda, Serdar Gökhan, Salih Kırmızı, Tamer Yiğit ve Yalçın Gülhan gibi isimlerin MHP liderini ziyaretleri de kitapta detaylı bir şekilde anlatılıyor.
Ülkücülerin Sinema Arayışları ve 12 Eylül Darbesi
Küpçük, 1970'lerdeki devrimci ve milliyetçi sinema ayrımında, ülkücü hareketin bu tartışmaların neresinde durduğunu sorguluyor. 1976'da "Milli Ülkücü Sinema Cephesi Bildirisi" yayınlanıp Ankara'da sinema günleri düzenlendiğini, gazete ve dergilerde sinemaya hatırı sayılır bir ilgi gösterildiğini belirtiyor. TÖMFED adlı kurumda tiyatro, halk oyunları ve müziğin yanı sıra sinema eğitimleri verildiği, hatta Türkiye'de olmayan makinelerin getirtilip montaj stüdyoları kurulduğu da kitapta yer alan bilgiler arasında. Ancak, bu ilgi ve birikim 12 Eylül darbesiyle sekteye uğruyor. Ülkü ocaklarının bir "ülkücü film" yapmak için Bahaeddin Özkişi'nin "Köse Kadı" romanı üzerinde Yücel Çakmaklı'yla anlaştığı, ancak darbe nedeniyle bu projenin gerçekleşmediği de kitapta anlatılıyor.
Kitapta ayrıca, Sovyet karşıtı "501 Numaralı Hücre" filminden başlayarak "Güneş Ne Zaman Doğacak", "Gülün Bittiği Yer", "Kafes" ve "Ankara Yazı" gibi ülkücü düşüncenin tezleriyle örtüşen filmler inceleniyor. Ülkücü yönetmenlerin sol terör örgütlerini anlattığı son dönem filmleri ve Batı sinemasındaki ülkücü temsilleri de kitapta ele alınan konular arasında.
70'lerdeki Şiddet ve Türk Sineması
Küpçük, 1970'leri anlatan filmlerde dönemin şiddet tarihinin ülkücülere fatura edildiğini ve Türk sinemasının bu dönemden epik bir sol tarih çıkarmaya çalıştığını eleştiriyor. Ona göre, 1970'lerden sağı ve soluyla kimse masum çıkamaz.
- Dönemin filmlerindeki ideolojik yaklaşımlar
- Ülkücü sinemanın yükselişi ve engellenmesi
- Türk sinemasının politik milliyetçilikle ilişkisi
Selçuk Küpçük'ün "Türk Sinemasında Politik Milliyetçilik" kitabı, Türk sinemasının bugüne kadar eksik kalmış bir yönünü aydınlatarak, sinema tarihimize önemli bir katkı sağlıyor. Kitap, sinema meraklıları ve araştırmacılar için önemli bir kaynak niteliği taşıyor.