Covid-19 ruh sağlığını nasıl etkiliyor? – Haberler

[ad_1]

Pandemi ne getirdi? Bıkkınlık, yorgunluk, yalnızlık…

Gün Başlıyor’da Murat Güloğlu ve Muharrem Sarıkaya’nın konuğu olan TOBB ETÜ Psikoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Nuray Karancı, Neden kendimizi korumakta zorluk çekiyoruz sorusuna, şu yanıtı verdi: “Üç kuralımız var; maske, hijyen ve sosyal mesafe. Sosyal mesafeyi biraz açarsak, kalabalık yerlere girmemek, restoranlara çok gitmemek gibi konuları niye yapamıyoruz konusunu ele aldığımızda, bu sadece Türkiye’de olan bir şey değil; bütün dünyada bir kendini koruma davranışını tamamen yapmamak gibi bir sorunla karşı karşıyayız. Neden oluyor dediğimizde bu, konuyu tek bir boyuta indirmek olur. Bunun bireysel ve psikolojik bir yönü var. Belli bir süreden sonra iyimserlikten bahsettik. O da ‘İnsanlar ölüyor, görüyorum ama bana olmaz’ deniyor. Bir de son zamanlarda belirti göstermeyen vakaların olması, aşının olması, insanlara ‘Evet, oluyor ama çok kötü değil’ dedirtiyor. Bunun hem bireysel boyutuna hem de yönetim boyutuna bakmamız gerekiyor. Bireysel boyutta önemli kaynaklarımız var; biz buna psikolojik sermaye de deriz. Özyeterliliktir bu, bir şey yaptığımızda sonucunda kendimizi koruyabileceğimize inanmamız, umudumuzun olması, biraz kendimi kısıtlarsam başkaları da öyle yapacaktır ve bulaştan korunabileceğim. İyimser olmak ve son olarak da dayanıklı olduğumu, dirençli olduğumu bilebilmem. Bunlar psikolojik boyutu. Fakat umut ve iyimserliği, bu işin yönetimi ülke bazında nasıl etkiliyor diye baktığımızda çok olumlu bir tablo göremiyorum” dedi.

PANDEMİNİN İLK GÜNLERİNDE MARKETTEN ALINAN ŞEYLER YIKANIYORDU ŞİMDİ İSE…

İnsanların bahaneler geliştirerek dışarıya çıkmasını değerlendiren Karancı, “Bu tür davranışlarda iki mekanizma olabileceğinden bahsetmiştik. Bir tanesi artık çok uzun sürdüğü için bir tükenmişlik sendromu, bıkkınlık, yorgunluk, yalnızlık ve bunun karşısında da inkar etme, ‘Bir şey olmaz’ diyebilmek veya duyarsızlaşma. Pandeminin ilk günlerinde marketten alınan şeyleri yıkayan, silen, eve sokmaya kişiler artık bu tür şeylere alıştı çünkü duyarsızlaşma geldi” diye konuştu.

BİREYSEL ÖDÜL: HASTA OLMAMAK, SEVDİKLERİMİZE BULAŞTIRMAMAK

Önemli olan şeyin öz denetimi besleyebilmek olduğuna dikkat çeken Karancı, “Kişinin kendi sorumluluğunu alıp, kendi amaçlarını belirleyebilmesi ve kendi ödülünü göz önüne alabilmesi. Doğal ödül, o kadar açık bir ödül ki; o da hasta olmamak, sağlıklı kalmak. Bu bizim bireysel ödülümüz ve hem kendimizi hem ailemiz, komuşularımız ve sevdiklerimize (virüs) bulaştırmamak. Risk iletişiminin çok önemli olduğunu, yaklaşık 1 yıl boyunca çeşitli uzmanlar ben dahil olmak üzere vurguladık. Bu kurallara uyarsanız hastalanmayacaksınız, işinize devam edeceksiniz, hastanede yatak beklemeyeceksiniz diye bir yönü var” dedi.

Son kararla aşılanan 65 yaş üstüne yine bir zaman sınırlaması getirildiğini söyleyen Karancı, “Bu kesimin bunu anlaması, güvenebilmesi mümkün değil. Herkesin hafta sonu markete gidebilme izni var ama 65 yaş üstüne ihtiyacı olsa da markete karşı yürüyemiyor. Sayın Bakan 65 yaş üstü aşı olduğu için hastaneye yatışların, hastalık, vaka ve ölüm oranının azaldığını söyledi ama ertesi gün 65 yaş ve üstüne sınırlama geldi. Öz denetim, öz yeterlilik, iyimser olmak, güvenebilmek, bunlar bireysel faktörler ama bireysel faktörleri yeşertecek, umudu ve iyimserliği güçlendirecek kararların yönetim tarafından alınması çok önemli ve orada maalesef çok iyi gitmiyor.

İNSANLAR AÇIK HAVANIN GÜVENLİ OLDUĞU BİLİNİRKEN NEDEN YÜRÜYEMİYOR?

Prof. Dr. Nuray Karancı, “Ramazan ayındayız. Doktorlar iftar sonrası yürüyüş yapmanın iyi olduğunu söylüyorlar ama 19.00’dan sonra sokağa çıkma yasağı olduğu için yürüyemezsiniz. Niye bu insanlar açık havanın güvenli olduğu bilinirken, cumartesi ve pazar gibi bulundukları yerin yakınında olmak koşuluyla yürüyemiyorlar. Düşünülmesi gereken bir sürü olay var. İngiltere’de yoğun bakımda kalan, hastanede kalan Covid vakalarına nasıl destek olabiliriz, hastaneden çıktıktan sonra hem psikolojik hem fizyolojik ihtiyaçlarına cevap vermek için bir takip sistemi kurulmuş. Biz bunlara girmiyoruz, bir grup insan sağlık sorunlarını ertelediler, evde kaldılar. Onlara bakmıyoruz, fedakarlık yapmış kesime de ‘Daha fazla kal’ diyoruz. Bu kararlar anlaşılır değil, bilimsel açıklamaları olmadığı için insanlarda daha fazla inanmama, güvenmeme, geçerli bulmamak olabilir diye düşünüyorum.

Ölüm korkusu, kaybetme korkusu, gelir elde etme korkusu… Korku ve kaygıyla yaşayan bir toplumun gelecekteki psikolojisi hakkında da açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Karancı, “Dünya Ekonomi Formu’nun yaptığı bir araştırmada, Türkiye’de son 3 ayda ruh sağlığının bozulduğunu söyleyenler, diğer ülkelerin en başında geliyor. İnsanları kronik bir stres, kaygı ve korku durumu, hem travma sonrası stres bozukluğu olabilir hem de son aylarda kaygıdan çok depresyon, umutsuzluk; çünkü bir türlü bitmiyor. Aşı gelecek diye beklerken aşı gelmiyor. Neyi umut edeceğiz, ne kadar sürecek, ruh sağlığı gerçekten kötü. Aile içi şiddet artmış durumda çünkü insanlar tükenmiş ve bunalmış durumda. Pandemi bittiği zaman, insanların bunun yaralarını sarabileceklerine inanıyorum. Ölüm ve hastalık korkusu yaşadığınız zaman çok uçlarda kamplaşma riski olur. Bizden olanlar ve olmayanlar diye. Öfke ve inkar çok fazla olabilir” dedi.

HER GÜN SEVDİKLERİNİZİ GÖRÜNTÜLÜ ARAYIN

Özellikle evde kalanların ve virüsün bitmeyeceğini düşünenlerin oyalanmak için ne yapması gerektiği sorusuna Prof. Dr. Karancı, şu yanıtı verdi: “İnsanlar bir yıldır oyalanıyor. Onları iyi hissettirecek hobiler edinmeleri önemli. Konudan uzaklaşmaları çok önemli. Hareket etmek, günlük rutin olması çok önemli. Sosyal destek… Sosyal mesafeyi koruyarak telefonla görüntülü görüşerek mutlaka her gün birilerini, sevdiklerini aramak çok önemli. Bir anlam çıkarmaları, iyimserliklerini yeşertmeleri çok önemli. Covid geçirenlerin damgalamaya uğradıkları, çünkü bulaştırma riskleri var. Onlara İngiltere’de yapılan çalışmalar gibi hem onlara hem ailelerine bilgi vermek ve nasıl destek olabileceklerinin psiko eğitim denilen bir eğitimle verilmesi çok önemli ve yalnız olmadıklarını bilmeleri. Böyle kırılgan gruplar var; mesela kronik psikiyatrik hastalığı olanlarda da stres daha fazla etki yapıyor, onlara da destek gitmesi gerekiyor” diye konuştu.

“UMUT VEREN HABERLER”

İsrail’de artık maske takılmayacak olması, İngiltere’nin kısmi açılmaya başlaması haberleri, ruh halimizi nasıl etkiler sorusuna Karancı, şu yanıtı verdi: “Çok umut veren haberler. Yani ilerde biz de kurallara uyarsak, doğru kapanmayı yaparsak biz de ilerde böyle olabiliriz. İsrail’de maske takmak zorunlu değil. Bazıları takmaya devam ediyor. Biz de onlar gibi olabiliriz mesajını alanlar daha dayanıklı hissedecek kendini ama kendine güvenmeyen, yönetimine güvenmeyen kesim, ‘Onlar olabildi, biz olamıyoruz. Çok yanlışlar yapıldı’ diye yorumlar. Bunlar bireysel, politik görüşle de birlikte yorumlanıp etki edecek konular. Herkesi aynı etkilemeyecektir.”

Prof. Dr. Karancı, “Çok zorlandık, çok tükendik, hobilerden bile bıktık ama biraz daha sabırla, sorumlulukla bu işte ilerleyeceğiz ama yönetimin de güvenilir bilgiler verip kararların altındaki bilimsel nedenleri açıklama konusunda çok yol alması gerekiyor” dedi.

BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir