ABD istihbarat örgütleri, eski Başkan Donald Trump'ın "Tren de Aragua" (TDA) isimli Venezuelalı çetenin Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro hükümeti ile bağlantılı olduğu yönündeki iddialarına katılmadığını açıkladı. Bu durum, Trump'ın göçmen karşıtı politikalarının ve tartışmalı uygulamalarının sorgulanmasına yol açtı. Gizliliği kaldırılan bir belge, istihbaratın Trump'tan farklı düşündüğünü ortaya koyarak, siyasi arenada büyük yankı uyandırdı.

İstihbarat Raporu Trump'ı Yalanladı

Ulusal İstihbarat Konseyi'ne (NSA) ait 7 Nisan tarihli gizli belgede, Tren de Aragua çetesinin Venezuela Devlet Başkanı Maduro'nun hükümetiyle bağlantılı olduğuna inanılmadığı belirtildi. Belgede, "Venezuela'nın müsamahakar ortamı TDA'nın faaliyet göstermesini sağlasa da Maduro rejiminin muhtemelen TDA ile işbirliği yapmak gibi bir politikası bulunmuyor; (Maduro yönetimi) TDA'nın ABD'deki hareketlerini ya da faaliyetlerini yönlendirmiyor." ifadelerine yer verildi. Bu açıklama, Trump'ın iddialarının aksine, çetenin Maduro hükümeti tarafından desteklenmediğini açıkça ortaya koyuyor.

Tartışmalı Yasa ve Göçmen Politikaları

Trump, göreve geldikten sonra göçmen karşıtı bir çizgi izleyerek, 1789 tarihli "Yabancı Düşmanlar Yasası"nı Tren de Aragua mensubu olduğunu iddia ettiği 200'den fazla Venezuelalıyı ülkeden göndermek için kullanmıştı. Çete üyesi olduğu iddia edilen göçmenler, ABD tarafından El Salvador'daki yüksek güvenlikli hapishaneye gönderilmişti. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon vatandaşlarına karşı kullanılan bu tartışmalı yasa, ABD Başkanı'na savaş veya "yabancı bir millet ya da hükümet" tarafından gerçekleştirilen bir "işgal" tehdidi halinde, söz konusu ülke vatandaşlarına yönelik kısıtlayıcı önlemler getirme yetkisi veriyor. Bu durum, Trump'ın göçmen politikalarının ne kadar katı ve tartışmalı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Trump Yönetimi ve "Derin Devlet" İddiası

Raporun paylaşılmasından bir gün sonra Adalet Bakanlığı, "doğru olmayan ancak yine de gizli olan bilgilerin sızdırılmasına dair cezai soruşturma başlatıldığını" açıkladı. Trump'ın avukatlarından olan Başsavcı Yardımcısı Todd Blanche, yaşanan sızıntıdan "derin devleti" sorumlu tutarak, bunun Trump'ın gündeminin altını oymak için siyasi saiklerle gösterilen bir çaba olduğunu ileri sürdü. Bu iddia, Trump yönetiminin istihbarat raporuna karşı duyduğu rahatsızlığı ve durumu siyasi bir komplo olarak görme eğilimini açıkça gösteriyor. Dün yayınlanan söz konusu belge, İfade Özgürlüğü Vakfı'nın Bilgi Edinme Hakkı kapsamında yaptığı başvuru üzerine paylaşılmıştı.

ABD istihbaratının Trump'ın Maduro ve Venezuelalı çeteler hakkındaki iddialarını yalanlaması, siyasi arenada büyük bir tartışma başlattı. Bu durum, Trump'ın göçmen politikalarının ve istihbarat kurumlarıyla ilişkilerinin yeniden sorgulanmasına yol açarken, "derin devlet" iddiaları ise komplo teorilerini gündeme getirdi. Olayın yankıları sürmeye devam ederken, gerçeklerin ortaya çıkması için daha fazla bilgi ve belgenin paylaşılması bekleniyor.