İstanbul'un kalbinde, Fatih ilçesinde bulunan ve Bizans dönemine ait olduğu düşünülen tarihi Acımusluk Sokağı Sarnıcı, içler acısı bir durumda. 11. yüzyıldan kalma bu önemli yapı, maalesef kağıt toplayıcıları ve hurdacıların adeta deposu haline gelmiş durumda. Çöp yığınları ve tahribatla dolu olan sarnıç, adeta bir utanç tablosu sergiliyor. Özel mülk statüsünde olan bu tarihi mirasın bakımsızlığı, havadan çekilen görüntülerle de net bir şekilde gözler önüne serildi.
Tarihi Sarnıç Neden Bu Halde?
Acımusluk Sokağı Sarnıcı'nın, Bizans İmparatorluğu döneminde inşa edilen Botaneiates Sarayı'nın bir parçası olduğu düşünülüyor. Yüzyıllar boyunca İstanbul'un su ihtiyacını karşılayan bu tür sarnıçlar, şehrin tarihi dokusunun önemli birer parçası. Ancak, günümüzde bu tarihi yapının geldiği nokta, ne yazık ki büyük bir ihmali ve ilgisizliği gözler önüne seriyor. Sarnıcın içindeki çöp yığınları, duvarlardaki hasarlar ve genel bakımsızlık, tarihi mirasımıza nasıl sahip çıkmadığımızın acı bir kanıtı.
İstanbul, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerden kalan sayısız tarihi esere sahip bir şehir. Bu eserler, sadece Türkiye için değil, tüm dünya için önemli bir kültürel miras niteliğinde. Ancak, bu mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda maalesef yeterli özen gösterilmiyor. Acımusluk Sokağı Sarnıcı, bu ihmalin en somut örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Sarnıcın Geleceği Ne Olacak?
Peki, bu tarihi sarnıcın geleceği ne olacak? Yetkililer bu konuda ne gibi adımlar atacak? Sarnıcın içinde bulunduğu durumun düzeltilmesi ve yeniden restore edilerek turizme kazandırılması mümkün mü? Tüm bu sorular, şu an için cevapsızlığını koruyor. Ancak, umuyoruz ki bu haber, yetkililerin dikkatini çeker ve sarnıcın kurtarılması için gerekli çalışmalar bir an önce başlatılır. Aksi takdirde, bu tarihi yapı, zamanla tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.
- İstanbul'daki tarihi eserlere sahip çıkılmalı.
- Acımusluk Sokağı Sarnıcı restore edilmeli.
- Tarihi sarnıç turizme kazandırılmalı.
Unutmayalım ki, tarihi mirasımıza sahip çıkmak, geçmişimize ve geleceğimize sahip çıkmak demektir. Bu bilinçle hareket ederek, tarihi eserlerimizi korumak ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin sorumluluğundadır.
